Nasrettin Hoca bir gün eşeği ile alışveriş için pazara giderken köyün çocukları etrafını sarmış.
Çocukların hepsi düdük istemiş ancak hiçbiri parayı vermemiş.
Hoca ise hepsine “Tamam, olur.” Diyerek olumlu cevap vermiş.
Çocuklar arasından yalnızca biri istediği düdüğün parasını vermiş.
Nasrettin Hoca akşam olunca pazardan dönmüş.
Düdük isteyen çocuklar da koşarak etrafına doluşmuş.
Hepsi düdüklerinin nerede olduğunu sormuşlar.
Ancak Nasrettin hoca yalnızca bir düdük çıkarıp parasını veren çocuğa doğru uzatmış.
“Bizim düdükler nerede? Bizim düdükler nerede?” diye etrafında sorular sorarak koşuşturan çocuklara ise cevabı hem kısa hem de anlamlı olmuş. “Parayı veren, düdüğü çalar.”
Nasreddin Hoca bir gün evde otururlarken karısına: Hanım iyi dinle, size vasiyetimdir. Ben öldüğümde beni baş aşağı gömün, demiş. Karısı şaşırmış: Hoca o ne demek? Neden böyle bir şey istiyorsun, demiş. Hoca ciddi bir şekilde: Yarın öbür gün kıyamet koparsa her şey ters düz olacak. O zaman ben de düz olarak ayağa kalkabilirim, demiş.